29 Eylül 2008 Pazartesi

Ramazan Bayramınız Kutlu Olsun.



Ailenizle,sevdiklerinizle sağlıklı,mutlu,sevgi dolu,huzurlu,şeker tadında bir bayram geçirmeniz dileğimle...

Sevgiler...

İyi tatiller...

27 Eylül 2008 Cumartesi

3. Sobem :)) HAYALLERİM

Sevgili Ruhdağı beni sobelemiş. Kendisine çok teşekkür ederim. Geciktirdiğim için de üzgünüm canım. Araya hastalık girince malum kaldı :(

Bu seferki sobemizin konusu: HAYAL kırıklıklarım, gerçekleşen hayallerim,şu anki hayallerim

Hangimizin hayalleri yoktur ki veya gençken hayal kurmamışızdır ki… Hayalsiz yaşayamam gibi geliyor. Hep hayallerim vardı ve olacakta…

Konumuza sadık kalacağım . Belki karışık da olabilir yazdıklarım. Kusura bakmayın lütfen… Ruh halim bugün böyle dalgalı :)

Çocukken spiker olmak istiyordum. Ayna karşısına geçer haberleri okurdum :) ama hayalimi gerçekleştiremedim.

Masallar ve hikayeler yazıyordum derslerden fırsat buldukça… bir gün yayınlatacaktım onları da… Ama ne oldu onlara bilmiyorum :))

Dayım Fransa'da yaşıyordu. Tatillerde hep İstanbul'a yanımıza gelir,beni de gittiği her yere götürürdü. Bana seni Fransa'ya yanıma alacağım demişti. Ama olmadı.

Genç kızlık arkadaşım Jale; aramızda bir yaş vardı. Çok iyi arkadaş ve dost olmuştuk.Yediğimiz,içtiğimiz ayrı gitmezdi.Ne hayallerimiz vardı. Neler neler yapacaktık beraber…İlk aşkıyla güzel bir arkadaşlığı başlamıştı.O zamanlar da kızlar rahat rahat gezemezdik.Herşey büyüklerden gizli saklı olurdu. Benim babam da sert mizaçlı bir babaydı.Dediğim dedik yani :(

Bir gün arkadaşımı görmüş aşkıyla gezerken eve gelip bir daha görüşmeyeceksin dedi bana. Ne kadar diretsem de kabul ettiremedim. Belli de etmek istemiyordum canım arkadaşıma… Ama o bir şekilde öğrenmiş babamın görüştürmek istemediğini… Nasıl üzülmüştük ikimizde ve o gün son oldu görüşmemiz. Ben evlendim, sonra Jale de ilk aşkıyla evlendi. Çocuklarımız oldu. Bunların hiçbirini göremedik. Hayatımızda bir sürü problemler yaşadık ama anlatamadık.

En son ablamla karşılaştıklarında benimle görüşmek istediğini söylemiş nasıl sevinmiştim. Ama gerçekleştiremedik. Bir akşam boğazın serin sularına kendini bırakıverdi.

Neden,niçin yaptı hiçbir zaman anlamadım. Güçlü karakterli bir kızdı halbuki…

Ben evlenmeyi düşünmüyordum. Çocuk sahibi olmayı da.Çocukları sevmediğimden değil, doğum yapmaktan korkuyordum. Çok büyük konuşmuşum.

Bende sevdiğim adamla evlendim. 5. yılda evliliğimiz bitti. Oğlum 3 yaşındaydı. Büyük bir hayal kırıklığı da buydu.

Onur'un 3. Doğum günündeyiz. Yuvada kutlamıştık oğluşumla...

Allah bana bir erkek çocuk verdi. Bunun için şanslıyım.Hayatımda yalnız değildim. Oğlum için ayaklarımın üzerinde güçlü,sağlam kalmalıydım. Bunu başardığıma eminim.

Oğlumu Üniversiteli olarak görmek en büyük hayalim.İlerde başarılı bir iş adamı olarak görmek de tabii…

Sayısal loto oynadığımda veya milli piyango aldığımda o hafta kendimi hep zengin bir kadın olarak hayal ederim. Bir gün zengin olacağımı biliyorum.Ama bunun ne zaman olacağını bilmiyorum sadece…

Evimden baktığımda denizi ve şehir hatları vapurlarını görmek istiyorum. Bütün gün oturup seyredebilirim. Bunda etken herhalde boğaz da doğup,büyümüş olmamın etkisi vardır. Vapurlarla iç içeydik :))

Bu fotoğrafı da Moda deniz kulübüne gittiğim zaman çekmiştim.

Çok istediğim güneyde bir pansiyon işletmekti bir zamanlar... Tertemiz odaları olan. Mutfağında kendi ellerimle hazırladığım çeşit çeşit yemekleri,kurabiyeleri ve kekleri müşterilerime sunacaktım.

Bodrum Turgutreis'te deniz manzaralı bir ev sahibi olmayı hayal ediyorum.Bahçeli olsa daha da güzel olur tabii... Bir de bahçede koşturup duran köpeğim olsa hayalim tamamlanmış olur.

Şimdilerde ise istediğim emekli olur olmaz küçük bir butik pasta dükkanı açmak. İçeriden tarçın ve zencefil kokuları gelen,mutfakta pişen kurabiye ve keklerin miss kokusu her yere yayılmış…Herkesi memnun edecek şekilde yapılmış tasarım pastalar...

Kokuyu duyanların derin bir nefes aldığı, yiyenlerin hımmmmm nefissss dediği bir yer açmak en büyük hayalim :))

Sevgili Hülya ile de çok güzel hayallerimiz var bir gerçekleştirebilsek :))

Torunlarım olduğunda onlarla hoş vakit geçirmeyi hayal ediyorum.Onları sevip,koklamayı…

Belki oğlumla koşturmaca içindeyken bir şekilde aksattığım şeyler olmuş olabilir. Bunları torunlarımla telafi etmek istiyorum.Onları şımartmak istiyorum.

Bende Sevgili Yaşamın kıyısında, Gülden ve Zeren'i sobeliyorum. Onların da hayallerini öğrenmiş olalım :)

Herkese sevgilerimle...

Hayallerinizin gerçekleşmesi dileğimle...

23 Eylül 2008 Salı

Yalancı Kebap


Cumartesi gününden beri keyifsizliğim,yorgunluğum ,halsizliğim vardı. Hafta sonunu dinlenerek geçirdim. Pazartesi işe zor gittim.Öğleden sonra izin alıp, doktora gittim. Farenjit olmuşum :(

Bugün de işe gitmeden önce tahlillerim vardı onları yaptırmak için sağlık ocağına uğradım. Kolumdaki damarlar ince olduğu için hemşireler kan almakta zorlanıyorlar. Bugün kollarım delik deşik oldu :(( En son artık elinizin üzerinden alacaz,ama bu canınızı daha çok yakar dedi hemşire ... Son bir kez daha denedik koldan neyseki oldu bu sefer :((

Hemşire nasıl özür diliyor,canımı yakıyor diye... Acemi falan da değil... İşini layıkıyla yapmaya çalışıyor. Ama yapacak bir şey de yok. Kolum morarmaya başladı bile...

Gelelim şimdi yalancı kebabımıza; bu tarifi seneler önce Antepli bir tanıdığımız Faruk abiden öğrenmiştim. Kulakları çınlasın . Rahmetli babası da çok güzel yemekler yapardı.

Bir gün onlara uğradığımızda yemekleri azdı. Faruk abide hemen bu kebabı kısa sürede hazırlamıştı. Bizde hmmmmmmm diyerek yemiştik :))

O gün bu gündür bende ramazan ayında pide bayatlayınca bu güzel tarifi yapıyorum. Oğlum da severek yiyor. Kısa sürede hazırlanması da işime geliyor. Lezzetli ve doyurucu bir yemek ortaya çıkmış oluyor böylece... Yosunbuka'cığım sana söylediğim bu kebap işte canım :))

Malzemeler:

pide
salçalı sos (baharatlı olabilir)
sarımsaklı yoğurt
soğan ve baharatlarla kavrulmuş kıyma (kavururken hiç yağ kullanmam kıymanın yağı yeterli)
pul biber,maydanoz

Yapılışı:

Kısaca tarif edeyim pideler küp küp kesilip,tabağa alınır. Üzerine salçalı sos dökülür. Onun üzerine de sarımsaklı yoğurt ve kavrulmuş kıyma. İsterseniz üzerine pul biber dökebilirsiniz. Maydanozla süsleyebilirsiniz. İsteğinize kalmış nasıl isterseniz öyle süsleyin :)) Ama deneyin ve afiyetle yiyin lütfen :))

Yerken de beni hatırlayınız :))

Afiyetle ve sağlıkla kalınız. Bereketli,bol paylaşımlı sofralarımız olsun.

20 Eylül 2008 Cumartesi

İftar Soframız


Geçen hafta kardeşim Seda ile konuştuğumuzda arkadaşı ile bana iftara geleceklerini söylemişti. Ne zaman isterseniz gelin dedim. Salı günü diye konuştuk. Ama onların işlerinin yoğunluğundan dolayı cumaya kaldı. Dün geldiler.
Arkadaşıyla tanışmıştım ama ilk defa evime konuk oluyordu. Çok efendi,konuşkan,terbiyeli biri... Gelirken hediye de almış :))

Seda'ya sormuş elektrikli mutfak aleti ne alsam diye... Sedoş da Allaha şükür herşeyi var deyince... Mısır patlatma makinamın olup olmadığını sormuş yok yanıtını alınca bana mısır patlatma makinası almış. Çokkk teşekkür ederim canım. Hiç gerek yoktu hediyeye aslında...

Sedoşş'um da boş gelmemiş o da kuruyemiş tabakları getirmiş. Gelirken kırılacak diye de korkmuş :)) Canım sana da çok teşekkürler. Önemli olan hatırlayıp gelmeniz :))
Ayaklarınıza sağlık.

Salı günü gelecekler diye pazar günü bir şeyler hazırlayıp yaptıklarımı dolaba koymuştum elime de hazır gelir diye...
Ertelenip cumaya kalınca hemen farklı bir menü oluşturdum evdeki imkanlar doğrultusunda... Mahcup olmak da istemiyorum tabii...

Neşeli,bol kahkahalı bir akşam geçirdik. Misafirimizi yolcu edip, sonra da biz Sedoşş'la sahura kadar bol bol gülüp, sohbet ettik.

İyiki varsın Sedoşumm. Canımmm Kardeşim :))



Soframızda olanlar:

Salam ve kaşar peynirini yuvarlayıp nazar boncuklu kürdan batırdım.
Tulum peynirini küp küp kesip ona da kürdan batırdım.
Hurma,incir,kayısı ve kuru yemişler
Mercimek çorbası
Mantar sote
Kıymalı ve patatesli gül böreği
Soslu Tavuk ve tel şehriyeli pilav
Salata
Sütlaç
Sıcak çikolatalı brownie ( Tarifi gelecek)


Herkese bereketli,bol paylaşımlı sofralar dilerim.

Afiyetle ve sağlıkla kalınız.

Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğimle :))

17 Eylül 2008 Çarşamba

Damla çikolatalı kurabiye


İki sene önce oğlum damla çikolatalı kurabiye isteyince bende Tarçın'ın bloguna girip araştırma yapmıştım. Karşıma istediğim tarzda damla çikolatalı kurabiye çıktı.
Hem malzemesi her evde bulunabilecek şekildeydi,hem de yapımı kolaydı. Bende eve gelince hemen kurabiye yapmaya başladım. Evi miss gibi kokular sarmıştı. Tadı mı tahmin edeceğiniz gibi çok lezzetliydi :))

O günden beri de çikolatalı kurabiye istenince hemen bu tarife başvururum. Geçen hafta da yeğenim okullar açılmadan önce bende kalmak istedi. Oğlumla ikisine hemen bu kurabiyelerden pişirdim. Her zamanki gibi severek tükettiler. Bende tabii :))

Sevgili Tarçın teşekkür ederim bu güzel tarif için. Her zaman olduğu gibi bu tarifinde çok lezzetli... Ellerine sağlık canım.

Blogumda da bulunması açısından tarifi yayınlıyorum.

Malzemeler :

1 adet yumurta
2 yemek kaşığı yoğurt
1 çay bardağı şeker
2.5 su bardağı un
3 çorba kaşığı margarin ( tereyağ kullandım)
1/2 paket kabartma tozu
2-3 çorba kaşığı damla çikolata (2 avuç kadar kullandım)
2-3 çorba kaşığı fındık ( kabuklarını kırmaya üşendiğim için koymadım)

Yapılışı:

Bir kapta çikolata ve fındık (koymadım) hariç hamuru yoğurdum. Yoğurulan hamura çikolatayı ekleyip tekrar yoğurdum. Gelişigüzel parçalar kopartarak yağlı kağıt serilmiş tepsiye dizdim.
180 C de ısınmış fırında 20 dk. pişirdim.

Bu ölçüden ben büyük parçalar koparttığım için 20 adet çıktı. Eğer ceviz büyüklüğünde koparılırsa 25-30 adet çıkabilir.


Bu seferki çektiğim fotoğrafı beğenmedim.Karanlık çıkmış. Üzgünüm Arkadaşlar :((

Afiyetle ve sağlıkla kalınız...


14 Eylül 2008 Pazar

Mercimek çorbası


Bizim evde en çok yapılan çorbalardan biridir. Kimi zaman el blenderinden geçirip yaparım. Kimi zamanda pirinç ve soğan ilavesiyle ama blenderden geçirmeden pişiririm. İftar sofraları içinde güzel bir seçenek oluyor.

Bu yaptığım çorbayı blenderden geçirip hazırladım. Hepimizin yaptığı mercimek çorbası zaten vardır. Ben de naçizane yaptığım şekliyle tarifimi vereyim :))

Malzemeler

2 su bardağı kırmızı mercimek
zeytinyağı
pulbiber,karabiber,bol nane
tuz
su


Yapılışı:

Mercimekleri yıkadıktan sonra üstünü 2-3 parmak geçecek kadar su ilave edip haşlıyorum. Suyunu çekerse sıcak su ilave edilebilir. Haşlandıktan sonra sıcakken hemen el blenderinden geçiriyorum. Tekrar ocağın altını yakıp zeytinyağı,pulbiber,karabiber,tuz,bol nane döküp bir iki taşım daha kaynatıyorum.
Servis yaparken de üstüne biber ve nane ile süslüyorum. Kimi zamanda fırında kuruttuğum ekmeklerle servis ediyorum.


Hayırlı İftarlar...

Afiyetle ve sağlıkla kalınız... Sofralarınız her zaman bereketli ve bol paylaşımlı olsun.


12 Eylül 2008 Cuma

2.SOBEM :)) Kadınlar Ne İster?

Evdeki bilgisayarımdaki bazı problemlerden dolayı fotoğraf yükleyip,tarif veremiyorum. En kısa zamanda halledilecek. Bende iş yerimdeki bilgisayardan, işten fırsat bularak 2. sobemi cevaplamak istedim.


Sevgili Yaşamın kıyısında, beni sobelemiş.Kendisine çok teşekkür ederim. Elimden geldiğince yanıt vermeye çalışacağım.

Genel olarak kadınları yani bizleri yazacağım.Tabii yazdığım yazıda isteyip, ama gerçekleştiremediklerim de vardır. Herkes gibi,hepimiz gibi…


KADINLAR NE İSTER?

Kadın olmak çok zordur. Hem evde,hem işte hep koşturan kadındır. Çevremize bakınca zaten bu görülüyor. Bu yüzden ruh halimiz de zaman zaman farklılaşır.


Kimimiz lüks bir hayat ister,kimimiz daha mütevazi olsun ister.Ama bizim için önemli olan aynı temel görüşleri paylaşırız. Bunlar neler mi? bakalım:

Saygı ve Sevgi ister. Önemsenmek ister. Sevmek ve sevilmek ister.

Değer görmek ister. İltifat ister. Hatırlanmak ister. Gözlerine sevgiyle bakılmasını,ellerinin hiç bırakmayacakmış gibi tutulmasını,kimi zaman da sımsıkı sarılınmayı ister.

Geleceğe umutla bakmak ister. Savaşların olmamasını ister.Elinden geldiği kadar herkese yardım eli uzatmak ister.Tabuları yıkmak ister. Şiddet görmesin ister. Eşiyle beraber yan yana yürümek ister. Eşit kararlar almak ister.

Bazen çılgınlık yapmak ve şımartılmak ister. Sürprizleri sevmeyen kadın yoktur zaten :))

İstediğini yiyip kilo almamak ister :))

Sağlıklı bir hayat ister.

Anne olmak ister.Çok şükür ki bir oğlum var. Bir kızım da olsun isterdim. Kısmet değilmiş. Doğmadan kaybettim :(( Çocuklarını iyi yetiştirmek ve hayata iyi hazırlamak ister. Çocukları için yapamayacağı yoktur.

Güzel görünmek ister.

Huzur ister.

Yanında gerçek dostlar ister.

İlgi ve güven ister.Bir erkeğin hayatında tek olmak ister. Sadakat ister.


Aldatıldığında ,


Sanmayın ki gidene ağlar kadın!
Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan.
Orada bıraktığı yaradır.
O yaranın asla kapanmayacağını,kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın!
O yüzden ağlar…
Ama ağlamak kadınları olgunlaştırır,güçlendirir,hayata daha sıkı sarılmasını sağlar.
Her gözyaşı daha çok kadın yapar kadınları…
Her damla bir derstir onun için.

Bu şiiri bir yerde okumuş ve çok etkilenmiştim. O kadar çok beni anlatıyor ki herhalde o yüzdendir etkilenmem...

Her zaman söylediğim gibi "Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer"

En önemlisi de sevdiklerim ve sevenlerimle olmak isterim, daha söylenecek çok söz vardır mutlaka....

Lafı ben burada keseyim geri kalanları da dostlarım,arkadaşlarım yani,sizler söyleyin :))

Ben de Şeker pasta, Yosunbuka, Ruhdağını sobeliyorum. Hadi kızzzlar görelim cevaplarınızı :))

Hepinizin sevgiyle, dostlukla, mutlulukla ve sağlıkla geçireceğiniz günleriniz olsun :))

Sevgilerimle...

3 Eylül 2008 Çarşamba

SOBELENDİM :))

Blogcular arasında yeni olduğum için ilk sobem :))

Sevgili Yosunbuka beni sobelemiş.Teşekkür ederim canım.Blogları takip ederken kendi aralarındaki bu güzel oyunları görüyordum. Şimdi başıma geldi :))
Bakalım cevaplarım nasıl olacak? Şimdi Yosunbuka'nın bloguna uğrayıp sorularımı alayim en iyisi :))

  • Blog yazmaya ilk ne zaman başladın?

İnternette bir gün bir şey ararken yanlışlıkla Portakal ağacının bloguna girmişim.İlk önce çok şaşırdım. Aaaaaaa ne güzel yemekler,tatlılar,hamur işleri hemde tarifleri var diye ağzım açık bir şekilde gezinip durdum sayfada :)) Sonra Tarçın'ın sayfasına girmişim. Orda da çok güzel tarifler vardı.Buralardaki linklerle diğer blogcu arkadaşların sayfalarına girmeye başladım. Yaptıklarını denedim. Blogum olmasa bile yorumlar yazmaya başladım.

Mart 2008'de de kendi blogumla yazmaya ve tarif paylaşmaya başladım.Ben daha önceleri geocities üzerinden sipariş ağırlıklı bir sayfa kurmuştum.Sevgili arkadaşım Simten sayesinde... Sonra Türkiye'de giriş yasağı gelince kapandı. Hülya'da Blogger da aç bir sayfa daha iyi olur diye hep söylüyordu. Yapabilir miyim? vakit ayırabilir miyim? diye çok düşündüm. Sonra diğer blogcu arkadaşlar arasında kurulan dostluklar hoşuma gidiyordu. Ben de açmaya karar verdim. İyi ki doğru kararı vermişim. Güzel arkadaşlıklar,dostluklar kurmaya başladım :)) Şanslıyım...

Bu blogumun hazırlanmasında da dostum Simten'in çok katkısı var. Kendisine de burdan çok teşekkür ederim. Blogumun isim annesi de dostum Hülya' dır. Canım sanada teşekkürler ...

  • Blog yazısı konularının belli bir çizgide olmasına özen gösteriyor musun?

Başlarda sipariş ağırlıklı olmasını istemiştim. Yaptığım ürünleri fotoğraflar,onlar hakkında bilgi veririm diyordum.Yorum geldiğinde de işlerimden dolayı cevaplayamazsam sonra çok üzülürüm diye düşünüyordum bir yandan da...

Sonra bir baktım her şey gayet güzel gidiyor yorumlara cevaplar da veriyorum. Diğer blogcu arkadaşlarımıda ziyaret ediyorum. İşten fırsat buldukça tabii... Geziler,yemekler,hayata dair yazılar,tatil vs. bunlar da eklenmeye başladı. Aslında canlı,renkli bir blog olmasını istiyorum. İnşallah yavaş yavaş bu da gerçekleşecek. Yapmak istediğim daha çok şey var :))

  • Blog yazmayı ne kadar sürdüreceksin?

Sağlık ve sıhhatim yerinde olduğu sürece buradayım :)) Zaman ne gösterir bilemiyorum tabii...

  • Blog yazmak senin için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?

Zorunlu bir hal yok. Çünkü blogcular arasında yeniyim :)) Her gün bloguma uğranılması,yorum bırakılması beni çok mutlu ediyor... Yüz yüze görüşemesek de,uzaklarda da olsak birbirimizi merak ediyoruz.Yorumlar veya mailler yazıyoruz. Haberleşiyoruz :)) Bunlar çok keyif verici şeyler...

  • Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor musun?

Bilgisayar başına geçince hemen kalkılmıyor... Ne yazacağıma karar vermek,çektiğim fotoğraflar arasında seçim bile yapmak vakit alıyor. Hangisi daha güzel diye düşünmek :)) sonrada fotoğrafları yüklemek... Bazen diğer işlerim yarım kalabiliyor. Hafta arası çalışıyorum. Kimi zaman çok yoğun dönem yaşıyorum. Cumartesi,pazar da çalıştığım oluyor. Kendimi geliştirmek adına...

Eve gelince oğlum bilgisayar başında oluyor onu kaldırana kadar da bir çaba harcıyorum. İkide bir gelir bittimi diye sorar hayır, cevabı alınca kızarak odadan çıkar... Ama ben blogspota geçtiğim için seviniyorum. Tarif verebildiğim,yorumlara cevap verebildiğim arkadaşlarımın,dostlarımın bloglarını ziyaret edip bazen uzun,bazen kısa yorumlar yazmakta beni mutlu ediyor :))

Sobelenmedik kimse kaldı mı acaba? Ben kimi sobelesem ? Bir kişiyi mi sobeleyebiliyoruz,yoksa bir çok kişi olabiliyor mu? Aklıma gelenleri sobeleyeyim bari :))) NuNum,Dilek,Daima Mutfak sizleri sobeledim.